Temel Mağaracılık
Mağaracılık Nedir?
Suların aşındırmasıyla veya büyük çatlaklar boyunca oluşan derin ve uzun yeraltı boşluklarına yardımcı teknik malzemeler ve aydınlatma araçları kullanarak girip çıkmaya Mağaracılık denir. Speleoloji ise mağaraları araştırmak, onların oluşumlarını ve içindeki yaşamı incelemek için mağaracılık sporunu araç olarak kullanan bir bilim dalıdır. 19. yy sonlarında Avrupa’da başlayan mağara araştırmaları II. Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılan teknik malzemelerin gelişmesiyle birlikte ilerlemeye başlar. Bugün ise speleoloji, dünyanın her yanında genellikle amatörlerin uğraştığı ama üniversitelerde de okutulan bir bilim dalıdır.
Ülkemizde 1964 yılında Türkiye Mağara Araştırma ve Tanıtma Turizm Derneği’nin (MAD) kurulmasıyla başlayan araştırmalar bugün BÜMAK dâhil yaklaşık 20 dernek ve kulüpteki ekiplerin çalışmalarıyla devam etmektedir.
Mağaracılık Nasıl Yapılır :
Mağaracılık yatay ve dikey mağaracılık olmak üzere iki çeşit mağarada yapılır.
Yatay mağaralara girebilmek için aydınlatma araçlarını kullanmayı bilmek yeterlidir. Mağarada yaygın olarak kullanılan aydınlatma sistemi “Karpit Lambası”dır. Karpit Lambası, karpit taşını ile bunun üzerine kontrol edilebilen bir miktarda damlatılan suyun tepkimeye girmesi sonucu açığa çıkan asetilen gazının yakılmasıyla çalışır. Gazın alevi oldukça geniş bir alanı aydınlatır. Bir dolumluk karpit ortalama 6 saat boyunca ışık verir.
Dikey mağaralara girebilmek için ise SRT (Single Rope Techniques) adı verilen ve ipin üzerinde inip çıkabilmenizi sağlayan bir tekniği öğrenmek gereklidir.
Mağarada güvenlik her şeyden önce gelir. Bu nedenle bir tondan fazla ağırlık çeken ipler, bolt adı verilen özel çiviler ve karabin adı verilen halkalarla mağaranın mermer duvarına sabitlenir.
Mağara duvarına yerleştirilen bolt ve karabinlere istasyon adı verilir. Mağaracının en çok risk altında olduğu yerlerden biri istasyondur. Özel emniyet kemeri ve aletlerle ipe bağlanan mağaracı istasyonları geçerek iner ya da çıkar.
İstasyon geçişi sırasında ipten ayrılan mağaracı yerden metrelerce yüksekte karanlığın ortasında “göbek bağı” adı verilen bir iple güvenliğini sağlar. İp üzerinde yukarı yönde ilerleyen ve el ile göğüs üzerine takılan “jumar” adı verilen sistem kullanılır.
İstasyon geçerken Jumar’ın içindeki ip yuvasından çıkarılır, istasyon geçtikten sonra ip yerine yerleştirilir.
Mağarada bizi bekleyen tehlikelerin başında, sel basması, kaya düşmesi, düşmeler, sıkışma, kaybolma, ışık yetersizliğinden kaynaklanan problemler ve hipotermidir. Ancak, yeterli eğitim ve uygun malzeme ile yapıldığında mağaracılık, diğer doğa sporlarından çok daha az risklidir.
Mağara Çeşitleri
İn: Yerin içine fazla gitmeyen ve/veya insan yapımı girintilerdir. Barınak, ağıl olarak kullanılırlar ve mağara bilim açısından önem taşımazlar.
Düden: Büyük havzalarda toplanan suların kayalardaki çatlakları aşındırarak genişletmesiyle oluşan boşluklardır. Mağaracılık sporu açısından en önemli mağara tipi budur. Bu tip mağaraların araştırılması zor ve tehlikeli olabilir. Bunun için tecrübeli ekiplerin eşgüdümlü olarak uzun süre çalışması gerekmektedir. Dünyada bilinen en derin mağara -2158 m. derinliğinde bir düdendir. Türkiye’de bilinen en derin mağara ise araştırması henüz tamamlanmamış olan Evren Günay-Mehmet Ali Özel Düdeni’dir (-1429 m).
Obruk: Yeraltı sularının toprağı alttan aşındırmasıyla oluşan, genelde yatay uzunluğu çok az olan mağaralardır. Türkiye’de bilinen en derin obruk Akseki-Çimiyayla’daki Ürküten 1 obruğudur (-243 m.). Türkiye’deki tek inişle inilen en derin obruk (-192) metredir ve bunun dibinden gökyüzü görülebilmektedir.
Diğer Türler: Yerin hareketleri sonucu oluşan boşluklar gibi yukarıdaki sınıflara sokamadığımız türlere de genel olarak mağara denir.
Mağara Araştırma Teknikleri
a. Kişisel Malzemeler (Mağaraya giren herkesin yanında bulunması gereken malzemeler)
Kask: Kafamızı sağa sola çarpmamızı ve bunun üzerine düşebilecek taşların zarar vermesini engeller. Mağarada kask hiçbir zaman çıkarılmaz.
Karpit Lambası: Karpit taşıyla, bunun üzerine damlayan suyun reaksiyona girmesi sonucu ortaya çıkan asetilen gazının kaskın üzerindeki manyetolu çakmakla yakılmasıyla çalışır. Oldukça geniş bir alanı uzun süre aydınlatır.
Çakı: Düz tornavidası ve bıçağı olan bir çakı mağara için yeterli ve gereklidir. Çakısız mağaraya girilmez!
Yedek Işık Kaynağı: Mağaraya en az 2 yedek ışık kaynağıyla girilir. Bunların biri genelde kaskın üzerindeki bir elektrik feneridir.
İç Giysi: Mağaraya girerken kesinlikle pamuklu giyilmez. Pamuklu giysiler ıslandıklarında ısı kaybını arttırırlar. Bunun yerine yünlü çamaşırlar, daha da iyisi polar giysiler (Şekil 1) giyilir. Bu şartlara uyduğu sürece isteyenler yanlarına balaklava, eldiven, korse gibi giyecekler alabilirler.
Dış Giysi: Su geçirmez ya da suya dayanıklı mağara tulumu giyilir (Şekil 2). Ellerin soğuktan ve ince kum tanelerinden korunması için ise bulaşık eldiveni giyilir.
Ayakkabılar: Ayaklara içleri kumaşsız plastik çizmeler giyilir. Bunların tabanları ne kadar kalın olursa ısı kaybı o kadar az olur.
Poko: Bir paket içinde bulunan ve açıldığında 24 saat boyunca ısıveren bir üründür. Acil durumlarda deriye temas ettirmeden ve efektif çalışabilmesi için ıslatılmadan kullanılmalıdır.
Alüminyum Folyo: Işıma yoluyla ısı kaybedilmesini engelleyen bir örtüdür.
b. Mağarada Nasıl Hareket Edilir?
Mağaraya asla yalnız girilmez. Mağaraya en az iki, tercihen üç kişi girilir. Acil durumda biri yardım getirirken birinin de içeride hasta/yaralının başında kalabilmesi mümkün olduğundan genelde üç kişilik girişler tercih edilir. Bunun istisnası ise (iki kişi girmek) üç kişi girmenin ekibi yavaşlatıp güvenliği azaltacağı durumlarda gerçekleşir.
Mağaraya girmeden önce dışarıdaki ekibe bir kurtarma saati verilir. Kurtarma saati, planlanan çıkış zamanından birkaç saat sonraya verilir. Eğer o saatte mağaradakilerden haber alınamamışsa o geceki kurtarma ekibi ne olursa olsun ne olduğuna bakmak için mağaraya girer. Bu yüzden başınıza durmanızı gerektirecek bir şey gelmediği zaman verdiğiniz kurtarma saatine uymanız gerekir.
Mağarada ısı kaybına dikkat etmek gerekir. Isı kaybı birkaç yolla olur:
1. İletim: Vücudumuz ürettiği ısıyı çevresindeki hava, kaya, giysi gibi maddeleri ısıtmak yoluyla kaybeder. Vücudun çevresindeki maddeler vücutla aynı sıcaklığa gelene kadar bu ısı kaybı devam eder. Bu maddeler de aynı şekilde kazandıkları ısıyı çevrelerini ısıtmak için kullanırlar. Sorun bu maddelerin bizden aldıkları ısıyı ne kadar hızla dışarıya iletebildiklerindedir. Örneğin hava bu konuda bize oldukça sadıktır, ısıyı çok zor iletir. Buna karşın ıslak pamuklu kumaş bizden aldığı ısıyı anında dışarıya iletir ve bizi çıplak olmaktan da kötü bir duruma sokar. Bizim amacımız vücudumuzun çevresindeki maddelerin ısılarını kaybetmemesini sağlamak olmalıdır. Mesela giysilerimizin içindeki havanın dışarı kaçmasını önlemek için tulumun kapüşonunu takabilir ya da bulaşık eldiveninden keseceğimiz bir şeritle mağara tulumunun bileklerini bağlayabiliriz. Bunun yanında, yerin altındaki kayaları ısıtmak uzun zaman alacağından mağarada kayalara oturmaktan da kaçınmalıyız. Bunun yerine bir çantanın üzerine (içinde kırılacak bir şey olmayanına) oturabilir, karpit haznesine yaslanmak daha akıllıca olacaktır. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki gereğinden fazla ısındığımızda ortaya çıkan ter de, ısıyı bizden alıp götürecektir. Bunun için sıcakladığımızda kendimizi soğutmalı, ancak üşüyebileceğimiz durumlarda, (beklemek, ıslanmak vs.) vücudumuzu üşümeye başlamadan ısıtmalıyız.
2. Işıma: Mutlak sıfırın (-273 C) üzerindeki her madde gibi vücudumuz da ısısının önemli bir kısmını ışıma yaparak (bu durumda kızılötesi) kaybeder. Vücudumuzun yaydığı bu görünmeyen ışınlar ısıyı bizden alıp götürür. Çevremize saracağımız bir Alüminyum folyo, bir ayna gibi bu ışınları bize geri gönderip bizi ısıtacaktır. Ancak çok uzun beklemeler yapılmayacaksa Alüminyum folyo kullanmaya gerek yoktur.
Mağara dönüşte farklı görünür. Bu nedenle giderken etrafınıza dikkat etmeli, bazı belirgin işaretleri (oluşumlar, değişik şekilde kayalar) aklınızda tutmalı, gerektiğinde birkaç taşı üst üste koyarak siz bir işaret bırakmalısınız.
Mağaralar yatay-dikey diye ayrılmazlar. Yatay bir mağaranın 3. kilometresinde iple inilmesi gereken bir yer olabilir. “Mağara nasılsa yatay” diyerek dikkatsiz bir biçimde ilerlemek tehlikelidir. Yatay olduğunu bildiğiniz bir mağarada bile yanlış yoldan giderseniz tehlikeli bir yere gelebileceğinizi unutmamalısınız.
Uzaktaki iki kişi birbirleriyle tane tane, kısa, karıştırılamayacak cümlelerle iletişim kurmalıdırlar. Ayrıca anlaşmak zorsa ve kişi uzaktaysa gereksiz cümleler kurmamak da faydalı olacaktır. Böylece gerçekten önemli bir şey anlatmaya çalıştığınızda ekip arkadaşınız sizi can kulağıyla dinleyecektir.
Mağarada acıkmayı beklemeden yemek yenmeli, susamayı beklemeden de su içilmelidir. Kaslar soğuduğunda zedelenme riski de artar. Bunun için genelde top-kek, kuru incir, kuru kayısı gibi çabuk yenen yiyecekler tercih edilmeli, yemek için uzun molalar verilmemeli ve düzenli aralıklarla su içilmelidir.
Mağaraya hiçbir zaman zarar vermemek gerekir. Mağarada bırakacağımız her çöp, kıracağımız her oluşum geri dönüşü olanaksız zararlar verecektir. Bu yüzden örneğin bir yeri araştırmak için bir takım oluşumları kırmamız gerekiyorsa orasını kendi haline bırakmamız gerekir. Mağara ortamına ait olmayan her şey (karpit çöpü, top-kek ambalajı, sigara izmariti) hem kötü bir görünüme yol açacak hem de bir miktardan sonra mağara ekosistemine zarar vereceğinden dışarı çıkartılmalıdır.
Mağaracılıkta güvensiz davranışlardan kaçınılmalıdır. Yüksek bir uçurumun kenarından sarkarak bakmak, kayalar üzerinde atlayarak ilerlemek gibi içinde az da olsa yaralanma tehlikesi bulunan hareketlerde bulunmak kazaya davetiye çıkarmaktır. Geçmiş kaza raporlarına baktığımızda hemen her kazadan önce bir güvensiz davranış yapıldığını görürüz. Yüz güvensiz davranıştan biri kazayla sonuçlanıyorsa bile kimse sizin o “bir” insan olmayacağınızı garanti edemez.
c. Temel Malzeme Bakımı Bilgisi Tüm doğa sporları gibi mağaracılık da bazı teknik malzemelerle yapılır. Bu malzemelerin her birinin tam çalışması, güvenli bir giriş için gerekli güvenlik zincirini tamamlar. BÜMAK’ta teknik malzemeler ortak kullanıldığından kötü kullanılan her malzeme ileride mağara içinde keyifsizlenmenize, kızmanıza ve belki de yaralanmanıza yol açacaktır. Bu yüzden aşağıdaki temel ilkelere uymanız sizin açınızdan faydalıdır.
Güneş ışığı bütün malzemelere zarar verir. Bunu güneşte kalmış elbisenizin solmasında görebileceğiniz gibi üzerine taş düşen bir kaskın parçalanmasında ya da mağarada sürünürken mağara tulumunuzun yırtılmasında da görebilirsiniz. Bu yüzden güneş altında bırakılmış malzeme (kask, ip, tulum) gördüğünüzde bunları malzeme çadırına götürmeniz ya da üzerine bir şey örtmeniz gereklidir.
Kimyasal maddeler de zararlı olabilir. Bu yüzden teknik malzemeyi yıkarken asla kimyasal temizleyici kullanmayınız.
İplerin üzerinde yürümek iplerin içine dışarıdan görünmeyecek zararlar verir.
Kirli malzeme çabuk yıpranır. Bu nedenle malzemeleri her zaman temiz tutmalıyız. Sonuç olarak bütün malzemelerin kendilerine has zayıf yanları vardır. Genel olarak hepsine “nazik” davranılırsa bunlara zarar verme riski azalır. Örneğin metal malzemeler 1,5 metreden düştüklerinde bir daha kullanılmazlar. Bunu önceden bilmek zordur ama bunlara “nazik” davranılırsa farkında bile olmadan onları korumak mümkündür. Son olarak mağaracılığın mağaraları görmek için bir araç olduğunu unutmayın. Yerin 10.000 metre altına inmiş ama girişteki sarkıtları görmemişseniz çok şey kaçırıyorsunuzdur.
Keyifli ve Güvenli Mağaralar dileğiyle…
Hi, this is a comment.
To get started with moderating, editing, and deleting comments, please visit the Comments screen in the dashboard.